28 Kasım 2011 Pazartesi

Tanrısızlık = Anlamsızlık mı?


  Tanrısız yaşamak, yani Tanrının olmadığını doğru kabul ederek yaşamak Teist insanların söyledikleri gibi gerçekten de anlamsız mı?






Bu anlamsızlıktan kasıt;
 
İrtidad edenleri öldürmek mi?
Kadınları erkeklerden 1 derece aşağı mı görmek?
Dini sebeplerden çıkan savaşlar mı?
Haftanın belli günlerinde ve günün belli zaman dilimlerinde işi gücü bırakıp ibadet etmek mi?
Hayvan katliamları yapıp buna da bayram demek için mi?
Bilimsel bir buluş Kutsal kitaplara ters düştüğü zaman o buluşu yanlış bulmak mı?
Kadınların çalışmasına izin vermeyip eve kapatmak mı?
Kadınların mahrem yerleri diye kara çarşafa sokmak veya türban taktırmak mı?
Dini kurallardan ötürü özgürlük kısıtlanması mı?
Din üzerine kurulan okullar da kız ve erkekleri okula giriş-çıkış zamanları dışın da birbirlerinden ayırmak mı?
Zina yapanları taşlamak mı?

Tanrı inancı doğrultusunda anlamlı olan!

  Böyle anlamlı bir hayattan ise senin deyiminle anlamsız bir hayat yaşamayı yeğlerim. Aslında Tanrıya inanarak hayatın anlamlı olduğunu düşünmelerinin sebebi şu, yaşamanın tatlı gelmesi ve sonsuz bir hayat vaadinin Teist’lere cezp edici gelmesidir. Çünkü ölmek istemiyorlar. Hep ama hep yaşamak istiyorlar. Bunu eski zamanlarda da istediler, fakat ölüme bir çare bulamayınca bu kez ölümden sonra yaşadıklarını hayal ettiler. Ve bu hayale de kendilerini doğruymuşçasına inandırdılar. Çünkü bunun aksi kanıtlanamazdı. Ölünce ne olduğunu kimse bilemiyordu, göremiyordu. Ancak bunun kendisi de kanıtlanamazdı. Bunu hiç düşünmediler ya da düşünmek işlerine gelmedi. Ölümden sonraki yaşam gerçekten bilgisiz bir insan için çok cezp edici bir olaydır.

 Eski zamandan bir örnek vermek gerekirse Mısırlıları hatırlayabiliriz. Mısırlıların " Mısır Ölüler Kitabı " vardır. ( Buradan sonra ki kısmı daha doğru bilgi olması için alıntı yapıyorum. )

" Bilim adamlarına göre, Antik Mısır halkı tarafından kullanılan Mısır Ölüler Kitabı, ölümden sonraki yaşamda gerekli olacak bazı talimat ve yönlendirmeleri içermekteydi. Tüm tılsım ve dualar her cenaze için her seferinde okunmaz, sosyal statü ve zenginliğe göre farklılık gösterirdi. Bazı tılsım ve dualar Tanrılara hediye sunmak amacı ile kullanılırken, bazılarıysa diğer tarafta yürüyebilmeyi veya ölümden sonraki hayatta tekrar ölmemeyi sağlayan düzenleyici yönlendirmeleri içerirdi.



Sanılanın aksine, Mısır Ölüler Kitabı ölen insanları diriltmek için değil, ölümden sonraki yaşamda ölen kişiye yol göstermek ve hayatını düzenlemek amacı ile oluşturulmuş metinlerden oluşmaktaydı. Antik Mısır'da ölümden sonraki yaşamın cenneti olarak düşünülebilecek sazlık tarlalarına ulaşmayı isteyen her Mısırlı için, bu kitap onlara yol gösteren bir kaynak olarak 18. hanedanlıktan başlayarak kullanılmaya başlanmıştır. "

Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Mısır_Ölüler_Kitabı

  Şu an ki bilgilerimize göre ölümün tek tanımı " Beyin durur ve vücut artık işlemez hale gelerek çürür. " Beyin öldüğü için sonraki bir yaşam düşünülemez. Düşünülmemesi de gerekir. Çünkü bildiğimiz bütün canlıların sağlıklı ve kazasız yaşadıkları sürece belli bir yaşam süreleri vardır. Bu sürenin olmadığını düşünmek veya bu süreden sonra bonus bir süre kazanacağını hayal etmek tamamen yaşamanın tatlı gelmesidir. Ama nasıl ki her canlının " ölüm sonu " kuralı biliniyorsa, uzun süre veya sonsuz yaşamanın da kârından çok zararının olacağı da çok iyi biliniyor. Şu an bile dünya nüfusunun hızlı bir şekilde artışta olduğu söyleniyor. Bunları düşünmek huzur kaçırıcı olsa da, durum böyledir.

 Son olarak ölümden sonraki yaşam hayaline gelirsek, benim düşüncem sizi hayat boyu boş bir hayalden öteye götürmez. Ölümden sonraki yaşam için birikim yapılacağına, şu kısacık ömrü mümkün olduğunca çevresine ve kendisine yararlı işler ile uğraşarak, bir şeylere veya bir varlığa ihtiyaç duymadan sevgi, saygı, eşitlik, adalet, hoşgörü ve dünün dünde kaldığını, yarının ise bilinmediğini unutmayarak yaşamını sürdürmektir. Doğru olanda budur!

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder