15 Aralık 2011 Perşembe

Çocuklar büyüyünce oyuncaklarını nasıl bir kenara atıyorlarsa, İnsanlar da öğrendikçe tanrılarını bir kenara atacaklar!


Gelecekle ilgili görüşüm budur. Ve yine kendi fikrim, bu böylede olacaktır.

  İnsanların geneli için düşünürsek, çocukluk dönemleri bitip oyuncaklardan bir haz duygusu almamaya başlayınca oyuncaklarını terk ederler. Çünkü daha ciddiler, daha bilgililer ve boşa zaman ayıracak durum da değiller artık, bunun için oyuncakları bir kenara atarlar. Yaşları büyüdükçe tecrübe ve bilgileri artar. Bu paralellik de sorumlulukları ve sorunları da artıp, çocukken farkında olmadıkları şeylerin, birer sorun, sorumluluk v.b. hayatın gerçekleri olduklarını anlarlar. Oyuncakları bırakmalarının sebebi budur.


 

  Bu bilgilenmeyi ve bu doğrultu da hayatın gerçeklerini anlamalarını tarihte de gördük. İnsanlar bilgi eksikliği yüzünden kendilerine bir tanrı yarattılar ve bunların bir kısmı somutlardır. (1.Aşama) Bunlar " putlar ", taştan, ağaçtan v.b. maddelerden üretilmiş tanrılar. Şimdi ki Teist insanlar puta tapınılmış dönemlerdeki insanları saygısızca eleştiriyor ve putlarının yalan olduklarını küstahça söylüyorlar. Sonra da çıkıp " biz inanıyoruz, bize saygı göstermelisiniz " diye yaygara yaparlar. Putlardan pek de bir farkı yok aslında inançlarının tanrısı, ayinleri ve türlü türlü adetleri. (2.Aşama) Bu aşamada 1'den kurtuluş söz konusu, " putlar terk edilip boşluğa inanış başlar. " Bura da dikkatinizi çekmemi istediğim nokta somut bir tanrıdan silinerek soyutlaşma aydınlanmasıdır. Evet, bu aydınlanmadır. Put tanrılar zamanında da çirkin ayinler, kurban etmeler, uydurulmuş bir amaç doğrultusunda saçma ve zarar verici işlere kalkışmalar vardı. Ama insanlar bunu fark edemese de yavaş yavaş tanrılarını kafalarında siliyorlar. Çünkü " anlıyorlar, öğreniyorlar, anlam veriyorlar " kısacası bilgileniyorlar.

  Bilgisizlik insanı bir yaratıcı arayışına ve üretimine yönlendirir. Örneğin, " şimdi olduğu gibi eski dönemlerde de şimşekler çakıyordu ve oldukça da ürkütücüdür. Tabi bilgisiz bir insan için bu böyledir. O dönemde insanlar gökyüzünde mavi, parlak ve zigzag şekilleri çizen bir şeyler görürler ve etrafı ürkütücü bir şekilde kısa süreliğine aydınlatır. Ardından ise büyük bir patlama sesi kopar. İnsanlar ne yapacaklarını şaşırırlar, bu olaya hiç bir anlam veremezler. En sonunda becerikli oldukları mantık yöntemini kullanarak Şimşek Tanrısı'nı ortaya çıkarırlar. " Bu mantık şu şekilde işler;

- Elimizde mızraklarımız, çekicimiz var!
- O halde?
- Bunları kim yaptı?
- Tabi ki de biz yaptık!
- O zaman bu ışığı ve gürültüyü yapan da tıpkı bizim araçlarımızı yaptığımız gibi yapan birisi olmalı.
- Yani?
- (Büyük bir sevinç ve rahatlamayla) Şimşek Tanrısı!
- Evet. Haklısın bu Şimşek Tanrısı! (Mutluluk)

Rahatlama ve huzur içinde onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine...

  Size şimdi komik gelecek ama mantık kabataslak böyleydi. Oysaki biz şimşeğin neden çaktığını biliyoruz. Kısa bir tanım yapmak gerekirse şimşek, iki bulut arasında gerçekleşen elektriksel deşarj olayına denir. Ve bunu bildiğimiz için bir tanrı yaratmamıza gerek duymuyoruz. Çünkü gerekli bilgi artık beynimizde mevcut ve bu bilginin yerine boşlukların tanrısını koymak son derece mantıksızdır.

  Şimşek tanrısından nasıl bilgilenerek vazgeçtiysek, boşlukları, bilimin aydınlığında bilgilenerek boşlukların tanrısından da bu şekilde vazgeçeceğiz.

1 yorum :